EMAR Araştırması: VERİLER
Türkiye İşçi Sınıfı - Sayısal Döküm ve Genel Çerçeve (in English)
EMAR bünyesinde yürüttüğümüz “Türkiye İşçi Sınıfı – Sayısal Döküm ve Genel Çerçeve” adlı Proje kapsamında, Mart 2016 itibarıyla gelinen aşamada, aşağıdaki sayısal dökümler, sayısal değerlerle bağlı grafikler ve payçartlar hazırlandı.
Bu tablo ve grafikler esas olarak iki farklı dönemi ve burjuvazinin sahte ayrımları yüzünden iki farklı alanı içeriyor.
Birinci dönem; Türkiye burjuvazisinin 1980 askeri faşist cuntasının çözülmeye yüz tuttuğu 1984-1985 döneminde, 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu uyarınca, “Türkiye'de Tarım, Endüstri ve Hizmet Sektörlerinde 28 İşkolunda Çalışan İşçilerin ve Sendika Üyelerinin Sayısını gösteren” istatistiklerin (her yıl iki kez 17 Ocak ve 17 Temmuz tarihlerinde çıkan Resmi Gazete’de) yayınlandığı Ocak 1984 tarihinden bu istatistiklerin Resmi Gazete’de yayınının hükümet kararıyla durdurulduğu Temmuz 2009 tarihine kadar olan dönemi kapsıyor.
17 Temmuz 2009 tarihi ile Ocak 2013 tarihleri arasındaki “ara dönemde” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı her hangi bir işçi – sendika üyeliği istatistiği yayınlamadığı için, yapılan toplu sözleşmelerde, ya 17 Temmuz 2009 istatitistikleri esas alınmış, ya da sendikalar, “kasap bıçağını bekleyen koyun misali” beklemişlerdir(!)
İkinci dönem, Ocak 2013 tarihinde yukarıda sözü edilen istatistiklerin, yeni esaslara bağlı olarak Resmi Gazete’de yayınlanmasıyla başladı. AKP iktidarının Aralık 2012’de Meclis’ten geçirdiği 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözlesmesi Yasası ile hem işkollarının sayısı, hem işkollarındaki işçi sayısının tespitine esas olan unsurlar ile sendika üyelerinin tespitine esas olan uygulamalar değiştirildi. Böylece bazı sorunlar ortadan kalkarken, bazı başka sorunlar ortaya çıktı.
6356 Sayılı Yasa ile AKP Hükümeti, hem işkollarının sayısını 28’den 20’ye indirdi, hem de bazı işkollarının sıralamadaki yerlerini değiştirdi. İşkollarının birleştirilmesinde çeşitli keyfiliklerin, burjuva devletin işçi ve sendika düşmanı uygulamalarının örneklerini görmek olanaklıdır. Buna ek olarak, tablolar verilirken sıralamaların da değiştirilmiş olması, geçmiş dönemleri ve de gelecekteki durumları araştırırken karşılaştırma yapmak isteyen araştırmacılara zorluklar getirmektedir.
Kimin “işçi” kategorisine alınacağıyla ilgili esaslarda yapılan değişiklikler, hem devletin sahteciliği özendiren bazı tarihsel uygulamalarını ortadan kaldırmış, ama hem de yeni bazı sorunlar getirmiştir. Bunlar ayrı bir yazının konusu olduğu ve daha geniş bir çerçevede ele alınmaları gerektiği için burada değinmeyeceğiz. Ancak şu kadarını söyeleyelim ki, 6356 Sayılı Yasa ile getirilen yeni “baraj” uygulaması AYM’ye toslamış ve daha baştan uygulanamaz hale gelmiştir. (Bu konuda 14.05.2015 Tarihli, 2014/177 Esas Sayılı, 2015/49 Sayılı AYM Kararı’na bakınız.)
İşçi ve sendika istatistiklerindeki iki farklı alan, devletin emek alanını bilerek ve isteyerek, işçi ve “memur” olarak bölmesinden kaynaklanmaktadır.
Birinci alanın özneleri, 6356 Sayılı Yasa uyarınca “işçi” kabul edilen, işçi sendikalarına üyelik hakları olan, esas olarak ekonominin sanayi ticaret tarım ve hizmet alanlarında çalışan emekçilerdir. Hükümet elinde iyice yalama edilmek üzere Resmi Gazete’de yayın tarihi bile keyfileştirilen, toplu sözleşmelerde yetkiye esas olan bu istatistikler yılda iki kez Ocak ve Temmuz aylarında yayınlanmaktadır. Bu istatistiklerde sendika üyelerinin tespitine esas olan veriler, işçilerin sendika üyelik başvurusunu “mecburen” yaptığı, güvenliği kendinden menkul “E-Devlet Kapısı”ndan alınan verilerdir. Böylece burjuva devlet, hangi işçinin hangi sendikaya ne zaman üye olduğu, hangi sendikada ne kadar üyelik ödentisi toplandığı, vb. gibi önemli bilgileri doğrudan denetimi altına almış, işçi sınıfının kontrolünde önemli bir aşamaya ulaşmıştır.
Biz, ilk planda 2013-2016 arası döneme ait işçi ve sendikal üyelik verilerini 20 işkolunu ele alan tablolar ve grafikler halinde sitede veriyoruz.
1984-2009 dönemine ait tarihsel verileri içeren tablo ve grafikleri de peyderpey siteye koymayı planlıyoruz.
İkinci alan, patronun devlet olduğu kuruluşlarda kamu görevlisi olarak çalışan emekçilerin, devletin tanımıyla “memur”ların ve kamu emekçisi sendikalarının bulunduğu alandır. 4688 sayılı yasa ile düzenlenen bu alanın öznelerinin sendika üyelikleri, her ne hikmetse, “E-Devlet Kapısı” aracılığıyla belirlenmemektedir. Buradan, hükümetler eliyle kamu emekçileri üzerinde başka dolapların çevrilmekte ya da çevrilecek olduğunu çıkartmak için müneccim olmak gerekmiyor. Kamu emekçilerinin sendikal hakları kağıt üzerinde AB normların uygunmuş gibi görünmekle birlikte, toplu sözleşme ve grev haklarının olmayışı canalıcı bir meseledir.
Devletteki işçi düşmanı uygulamaların bu alandaki bir başka örneği de, “uluslararası standartlar esas alındı” denilerek yapılan Hizmet Kolu sınıflandırmasıdır. Devlet, kamu emekçilerini işçilerden bıçak gibi ayırmakla kalmadığı gibi, rasyonelliği kuşku götürür Hizmet Kolu sınıflamasında da, pratikte işkollarıyla üstüste düşen hizmet kolu alanlarını sıralamada yaptığı değişiklikler ve “birleştirmeler” ile birbirinden ayrı gösterme yolunu seçmiştir. Bir örnek, ulaştırma hizmet kolu alanıdır.
Devletçe 11 tane olmasına karar verilen Hizmet Kollarının sayısındaki ve sıralamasındaki keyfilik de, farklı alanların verilerini çalışmalarında kullanmak isteyecek araştırmacılara olmadık zorluk çıkarmak üzere özel olarak hazırlanmış gibidir.
Biz, sitede 2005 – 2016 yılları arasında kamu emekçilerine ve sendikalarına ilişkin olarak devletin yayınladığı verileri 11 hizmet kolunda tablolar ve grafikler halinde verdik.
Okurlarımızdan beklentimiz
Bu sitede 20 işkoluna ve 11 hizmet koluna ait olarak verdiğimiz işçi – kamu emekçisi verilere ilişkin tablo ve grafikleri bilerek yorumlamadık. Sendikal harekette oldukça keskin zıtlaşmalar, karşıtlıklar olduğunun farkındayız.
Bizce, verdiğimiz tablolar ve grafikler, bazı önemli eksikliklere karşın, herhangi bir işkolundaki işçi / sendika üyesi durumlarını ve zamanla gelişen eğilimleri oldukça belirgin olarak vermektedir. Araştırmacı, sendikacı okurlamız, grafiklerden ve tablolardan yansıyan durumlar hakkında yorum ve değerlendirmelerini, görüşlerini bize yazarlarsa (bilgi@emarvakfı.org ya da ismail@emarvakfi.org) hem bu katkıları çalışmamızda değerlendirir, hem de sitede yayınlayarak kamuoyuna sunarız. İsmail Büyükakan